Merhaba, sevgili arkadaşım Betül, bize kendi hikayesini anlatacak. İsveç’te uzun bir oturum bekleme süreci yaşadılar, en sonunda bir firmada bilgisayar mühendisi olarak iş bulup oturumunu almış oldu. Bu süreçteki sabır ve azmini gören bir insan olarak kendisinden bunu anlatmasını istedim.
Merhaba Betül Hanım, kendinizden bahseder misiniz, İsveç’e geleli kaç yıl oldu? Oturum alalı ne kadar oldu? Bu süreci biraz anlatır mısınız?
Benim adım Feyza Betül, mühendisim, 37 yaşındayım. 3 sene önce İsveç’e geldim ve yaklaşık 6 ay önce oturum aldık.
Personnummer olmadan hayata tutunmak nasıl bir mücadele oldu sizin için, bence kendinizle gurur duymalısınız?
Maalesef kolay diyemeyeceğim, samordningsnummerimiz(geçici kimlik numarası) vardı ama o da bir yere kadar geçerli bir yerden sonra bazı işler için yeterli gelmiyor. Personnummer’i olmayan arkadaşlar nasıl zorluklarla karşılaşıldığını çok iyi bilirler, anlatılmaz yaşanır diyebileceğim zorluklardı maalesef.
Sizin gibi oturum cevabı bekleyen arkadaşlara dil ve iş bulma konusunda önerileriniz var mı? Sfi başlayınca dil ve sonrasında iş hayatı planı yapan arkadaşlar var. Siz böyle yapmadınız, bu konuda ne dersiniz?
Açıkçası ben İsveççeye pek odaklanmadım çünkü iş hayatımda İngilizce yeterliydi. Ama gerek İsveççe gerekse İngilizce için oturum beklenildiğinde mutlaka dil seviyesi en üst seviyeye çıkarılmalı. Çok iyiyim akıcı konuşuyorum yeter denilmeden “native(yerli )” olana kadar gelişime devam edilmeli.
İş hayatındaki dil çok farklı bir boyut. Kişinin kendisini ifade etmesi, toplantılarda tartışmalara katılıp, o dille ikna edebilmesi ve bunları yaparken iş dilini kullanması çok önemli. Bu seviyeye gelinmediği takdirde muhtemelen interview`lerde elemeler olacaktır, bende olduğu gibi. Ortaokul, lisede hiç İngilizce görmeyip, üniversitede bir yıl hazırlık okumuştum. Yazmam iyi ama konuşmam iyi değildi, herkes gibi. Burada yaşadığım sürece üstü tozlanmış olan İngilizce seviyem iş arama ve çalışma süresince gelişti. Şu anda upperintermediate seviyesinde diyebilirim. Ama bir native kadar ya da tüm konuşulanların bir kelimesini dahi kaçırmıyorum diyemem.
Sonrasında iş hayatı tecrübenizde oldu, biraz bahseder misiniz?
Evet, şu anda bir firmada bilgisayar mühendisi olarak çalışıyorum ve böylece oturumumuz 2 buçuk yıl sonra gelmiş oldu. Uzun iş arama sürecinden sonra işe kabul aldım. İş ararken harcadığım zamanı ve emeği dil için vermiş olsaydım belki daha hızlı iş bulabilirdim diye düşünüyorum. Bu yüzden arkadaşlara öncelikle dilinizi halledin diyebilirim, çünkü iyi bir dil olmadan ne kadar tecrübeniz olursa olsun kendinizi ifade edemedikten sonra ya da firmaların bekledikleri seviyede olmadıktan sonra bilginizi nasıl ve hangi dille göstereceksiniz.
Oturum beklerken bu arada iş buldunuz ve oturum aldınız neler yaşadınız?
Eğer ki başvurduğunuz işveren kurumsal firma ise oturumunuza bakmadan çalışma izniniz olduğu için eğer ihtiyacı varsa, sizi alacaktır. Bu arada yurtdışından işçi getiren pek çok firma var. Yanlız burdaki asıl mesele iş verenin İsveç’te tecrübe isteme sorunu. İsveç’te kimse tarafından tanınmayan birine güvenip kabul etmeyi göze alamıyorlar. Daha doğrusu ilk olmak istemiyorlar. Ayrıca, şunu da söylemek isterim ki personnummer olmadığı için firmadan kabul aldıktan sonra resmi süreçte biraz zor oluyor. Sizin gibi bir çalışanı ilk defa işe alıyorsa firma, HR prosedürleri farklı olacağı için küçük aksaklıklar çıkacaktır. Ama yine de ben kabul aldım, oturum almam da bu vesileyle oldu. Kısaca işverenin size ihtiyacı varsa biraz ekstra prosedür uygulayarak personnummer olmadan ise giriş yapıyor sonuçta çalışma iznimiz var. Arkadaşlar dillerini çok iyi bir seviyeye getirip, hiç bir şekilde kendilerini farklı görmeden iş başvurusunda bulunsunlar. Cinsiyet, din, dil ayrımı olmaksızın işe yetebilecek herkes işe alınır. Benim tecrübem bu yönde oldu.
Çalışma saatleriniz nasıl, emeğinizin karşılığı veriliyor mu?
8-17 mesaisi Türkiye’de olduğu gibi, tabi burda fazla ya da eksik çalışmalarınızı yazıyorsunuz ve bunlar bir kontrol sürecinden geçiyor. Her ay, danışmanlık firmalarında her hafta çalıştığın saatleri yazıp yöneticine gönderiyorsun. Böylece eksik saat ya da fazla mesai olduğunda hakkaniyetle ele alınıyor.
İsveç’te sizce kalıcı olarak iş bulmak zor mu?
6 aylık deneme sürecinden sonra iş yeri büyüklüğüne ve ihtiyaçlarına göre sözleşme yapıyor, kurumsal bir firmaysa deneme sürecinden sonra memnunlarsa kalıcı(fast) sözleşme yapıyorlar. Burada kalıcı sözleşmeyi Türkiye’nin “kadrolu” çalışanı gibi görmemek lazım. Çünkü ekonomik nedenlerden dolayı fast dahi olsanız çok rahat bir şekilde iş yok diyerek çıkışınızı yapabiliyorlar.
Bayan olarak iş hayatı size avantaj/dezavantaj sağlıyor mu? Bunun dışında eklemek istedikleriniz?
Göçmen olmak ve bayan olmak kavramlarını akıllardan çıkararak düşünmenizi öneririm. Çünkü burda kimse sizin göçmenliğinizle, yaşınızla, cinsiyetinizle, inancınızla ilgilenmiyor, tek baktıkları şey, o işe olan yatkınlığınız ve yeterliliğiniz. Cinsiyet ayrımı, siyasi, dini görüş ayrılıkları maalesef ülkemizde çok fazla yaşandığı için burda öyle bir durum söz konusu değil tabi her millette olduğu gibi burda da mutlaka faşist görüşe sahip insanlar vardır, bunun haricinde bu erkek işi, bayan bunu yapamaz ya da bayan alırsak 3-5 ay sonra hamile kalır gibi bir düşünce yok. Ne dezavantajını ne de avantajını gördüm diyebilirim. İş hayatı ile ilgili bazı anlatacaklarım var onlara geçmeden son olarak altını çizmek istediğim şey dil konusunda; arkadaşlara önerim, benim yaptığımın yapılmaması, oturum olmadan, İsveççe olmadan üstü tozlanmış bir intermediate İngilizce seviyesiyle iş aramaya kalkıştım. Çok yanlış yaptığımı söyleyebilirim. Tabi o zamanlar yanlış yaptığınızın farkında değilsiniz, olsanızda ortam, şartlar uygun olmadığı için bir yanlışlar zincirinde bocalıyorsunuz. İlk hedef, dil seviyesini en üst noktaya çıkarabilmek olmalı. Sizlere en önemli tavsiyem bu olabilir.