Bugün buraya bisikletlerimizin pedallarını çevirerek, dünya çocuklarının sesi olmak için geldik. Bizler çocukken, yetişkinlerin bıraktığı adaletsiz, enkaza dönüştürülmüş bir dünyaya büyüdük! Ama bugünün çocuklarının adaletsizlikle boğuşan yetişkinler olmasına izin vermek istemiyoruz. Bizim kullandığımız bisikletleri hiç görmeyen çocuklar var. Savaşın ortasında ölen, ailelerini, bacaklarını kaybeden çocuklar. Şu an burada biz konuşmamızı yaparken, Yemen’de dakikada bir çocuk açlıktan ölüyor. Hayatlarında hiç çikolata yemeden ya da etin tadını bile almadan ölüyor. Yaşadığı ülkede henüz bir kimliği bile olmadan, mülteci olan çocuklar var. Ülkesindeki adaletsizlikten kaçmaya çalışırken, denizde ya da nehirde boğuluyorlar. Diktatörlerin yönettiği ülkelerde hastanelerde değil, hapishanelerde doğan ve büyüyen bebekler var. Renginden, ırkından, dininden ötürü dışlanan çocuklar var. Onlar anlamadıkları düzenlerin, bilmedikleri siyasetin, yoksulluğun ve adaletsizliğin kucağına doğuyorlar.
Ninni sesi değil, bomba ve çığlıklar arasında büyüyorlar. Katledilmiş bir doğada, gerçek manasından uzaklaşan insanlığın ve anti demokratik uygulamaların neden olduğu kirli bir dünyaya geliyorlar!
Küçük bedenlerinde büyük hikâyeler, masum gözlerinde acı, özlem ve umutsuzluk gizliyorlar.
Yetişkinlerin suçları onların küçük omuzlarına yükleniyor ve gelecek umutları ellerinden alınıyor.
“Ben daha çocuğum” diyemiyorlar!
Onlar daha çocuk!
Renkleri, dilleri, dinleri, sorumlulukları, günahları, siyasi ideolojileri, savaş başlatacak güçleri yok! Masum hayalleri, yaşam enerjileri ve yaşayacak yarınları var!
Onlar daha çocuk!
Çocuklara, çocukluklarını verelim! Adil bir dünyada, temiz ve husumetsiz bir ortamda büyüyecekleri bir dünya bırakalım!
Kan, göz yaşı, göç, viraneler ve açlık değil!
Onlar daha çocuk!
Daha fazlası için:
https://www.facebook.com/100052937571676/posts/333780261729890/?d=n |