13 yaşındaki kızı ile beraber havaalanına gitmek için evden çıktı. Bir babanın eşini ve küçük çoçuğunu arkada bırakarak gitmesi çok zordu. Baba bu kararı alamazdı. Ama anne;
-Hep beraber gidemiyoruz. Bundan dolayı siz ikiniz gidin. Biz ikimiz kalalım, dedi. Gitmek mi fedakarlıktı yoksa kalmak mı? Karar vermek gerçekten çok zordu. Bu zor kararda belirleyici olan anne olacaktı.
Yunanistan’a çok zor şartlar altında geçmişlerdi. Orada özgürce yaşıyorlardı. İnsanın aldığı nefesin aslında özgürlükle adlandırılması gerektiğini Türkiye’de ve Yunanistan’da yaşadıkları çok net ortaya koyuyordu. Türkiye’de akrabalar dahil her insandan korkarak yaşamak, nefes alamadan yani hayatı bitkisel hayatta devam ettirmek anlamına geliyordu. Bunu daha fazla devam ettiremediler ve Yunanistan’a geçmişlerdi.
Yunanistan’da beş ay kadar kalmışlardı. Bir yerden gitmek ile orada kalmak arasında kararsız kalınca çocuklara bir gelecek kurmak da çok zor olacaktı. Bundan dolayı gitmeye karar vermişlerdi. Hep beraber gitme şansları olmayınca ailenin yarısının gitmesi, gidenlerin kalanları aile birleşimi ile yanlarına almaları planlanmıştı.
Havaalanına varmadan önce Kerem Bey, 13 yaşındaki kızı Şirin’e sakin olmasını söyledi. Beraber geçeceğiz; birlikte gideceğiz stres yok, demişti. Ama olur da beraber geçemeseler de kim geçerse geriye bakmayacaktı. Gittiği ülkeden aile birleşimi ile geride kalanları davet edecekti. Teoride bir şeyi bilmekle yaşamanın aynı şey olmadığını herkes bilirdi. Ama 13 yaşındaki bir kızın bir şeyi yaşayarak öğrenmesi çok farklı oluyordu.
Kerem Bey uçak kapısına doğru kızıyla beraber yönelmişti. Bu arada yaşlı, görünümünden Afrikalı olduğunu tahmin edebilecekleri bir kadın kucağında çocuğu, elinde çantası ve bir tanede büyük bir valizi ile ilerlemeye çalışıyordu. Afrikalı kadın, etrafına bana yardım edecek kimse yok mu? diye bakınıyordu. O anda Kerem Bey bu kadına yardım edersem benim evraklarımı daha dikkatli inceleyeceklerdir, diye düşündü. Bu durumda uçağa binememe ihtimali de olacaktı. Ama kadın yardım istiyordu. Kadını görmemezlikten gelmek elbette mümkündü. İnsanın en önemli organlarından birisi gözdür ve hayatımıza yön veren fiillerden ikisi de görmek veya görmemektir. Ama hayat hep tercihlerle beraber gelir insanın karşısına. Bu tercihler karakterimizi ve öğrendiğimiz güzellikleri ne kadar hayata taşıdığımızı ortaya koyar.
Tam o sırada uçak kapısına giden kuyruk iki kısma ayrıldı. Kerem Bey kızı Şirin’ediğer kuyruğa geçmesini söyledi. Kızının olduğu kuyruk hızla ilerlemeye başladı. Kendisi kuyruk değiştirmeden Afrikalı kadının valizini aldı. Afrikalı kadının sevinci görülmeye değerdi. Kuyruk yavaş yavaş ilerledi. Sonunda uçak kapısındaki görevlinin yanına varmışlardı. Afrikalı kadının önünde bulunan Kerem Bey uçak kapısındaki görevliye elindeki evrakı uzattı. Görevli evrağı aldı, baktı ve sonra Kerem Bey’in hemen arkasında duran Afrikalı bayanı göstererek o kim, diye sordu. Bazen olacakları tahmin edebilirsiniz ama engelde olamazsınız. Tamda bu gerçekleşiyordu. Kerem Bey, kadnın kendisinden yardım istediğini ve ona yardım etmek için valizlerini taşınıdığını fakat onu tanımadığını söyledi. Görevli Kerem Bey’in arkasındaki Afrikalı kadının evraklarını da istedi ve diğer kuyrukta görev yapan polisi çağırdı.
Şirin,uçaktaki koltuğuna oturdu. Uzun zamandır hayalini kurduğu uçağa ulaşmış oldu. Kalbi küt küt atıyordu. Uçağın kalkmasına biraz zaman vardı. Pençereden dışarı baktı. Kendisi cam kenarında oturuyordu. Babası ise hemen yanında koridorda oturacaktı. Uçağın kapısından babam ne zaman gelecek diye heyecanlı gözlerle bakınıyordu. Gözleri kapıda kalakalmıştı. Birçok insan uçağa bindi. Ama babası maalesef gelenler arasında yoktu. Yan tarafındaki koltuk mu yoksa kalbindeki koltuk mu boş kaldı anlayamadı. Küçük yüreğinin o an olgunlaştığını fark etti. Uçağın kapısı kapanmak üzereyken annesine o mesajı gönderdi:
-Anne ben Stockholm uçağındayım ama babam uçağa binemedi.Aslı annenin gözleri mesajda donakalmıştı. Kelimeler boğazında düğümlenmiş, ne diyeceğini bilememişti. Uzaklarda olmanın çaresziliğini yaşıyordu. Ama en azından kızı Şirin, artık güvendeydi ya! Bir nebze olsun bu duygu ona teselli oluyordu.
Hayatta her güzellik bedel ister. Her bedel fedakarlık ister. Hizmet değerlerinden birisi de başkaları için yaşamaktır. Başkaları ile beraber yaşamaktır. Güzellikler, iyilikler bugün olmasa da yarın; yarın olmasada öbürgün beklediğimiz sonucu verecektir. Hizmet insanı, bu sonuçları bu dünyada göremese de ötede göreceği inancıyla yaşar.
Bu olaydan aylar sonra Kerem Bey ve ailenin tamamı İsveç’e ulaştı ve burada ailecek mutlu bir hayat yaşıyorlar.
Ferhat Kerem